5 Kasım 2018 Pazartesi

SESSİZ HİLKAT

Bu yoğun sevdaların başköşesinden,
Gereksiz sebeplerle birlikte,
Ben de yola çıktım sizler gibi,
Kendim ve herkes gibi.
Monoton hayatların içinden kopan,
Vakur acıları sineye çekip,
İmkansız aşkları dahi yok ederek geldi.
İmkansız değil.
Yok etmek değil,
gelmek imkansız.
Bulunduğun nokta hangi saplantın?
Hangisi gözle görülmeden iç açıcı?
Hiçbiri demeyeceğim, belki hepsi,
Hassas ve bir nokta yıkıcı.
Ama ben de yaratılan şey,
ne yazık ki derin bir kaygı.
Herkes “hissedememekle” övünürken,
Ben de kırıntılar hep aynı.
En çok karşılaştığımız şey bence,
Senden bana, benden sana bir saygı.
İdeolojik saplantılarımdan kurtularak buraya geldim.
Senin gibi gözlemciler,
bölümler.
Dedim ya, umrumda mı lojik, dikel, dilek?
Tek görevleri şey dünyanın vızıltısı.
Sesler karanlık ve yolculuklar vızır vızır dolaşırken,
Sensizliğe uzandığım nokta tam burada.
Tek aldığım,
Sevda fi
siltısı.
Belki defterin ölçümü,
Belki mürekkep kokusu.
Belki muaf olmuş yürek korkusu.
Ki en sahici olan,
Sevgi hislerinden en doyumsuzu.
Kimseye ulaşmaktan Simurg'a,
Habersiz Ela Kuşları belki haber getirir sana.
Tomurcuk tomurcukları,
bahar baharı yetiştirmek için ışıklar adına,
Kahramanlık taslayacağı bu deli çıkmaza,
El sallayacağı gölgeye yan yana,
Belki yana yana.
Senden önce ya da senden sonra,
Taht yazdığım hayırsız cambazlara.
Veya ihtiyatsız adımlarda,
Seni soracağım muhtelif
yıldızlara.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder